Web sitemize hoşgeldiniz, 12 Aralık 2024

Yunus (a.s.) ve Tevhidi Mücadele Sabır

Yunus (a.s.) ve Tevhidi Mücadele Sabır

Giriş

Kur’an-ı Kerim’de müstakil bir sureye ismini vermiş olan Yunus (a) ; aynı zamanda Allah tarafından, Zünnun ve sahib-i Hut ( balık sahibi ) olarak isim­lendirilmiştir.
“Zünnun’u da an; hani öf­kelenerek gitmişti de biz kendi­sini asla sıkıştırmayız zannet­mişti.” ( Enbiya, 87)
“ Sen Rabb‘in in hükmüne sabret , sahib-i Hut ( balık sahi­bi ) gibi olma. ” (Kalem, 48)
Yunus’un (a) balık sahibi olarak nitelenmesinin sebebi, onun balığın karnına hapsedili­şinden gelmektedir . Yoksa ba­lıkçılık ve buna benzer bir iş yaptığından dolayı değildir.
Yunus kıssası hakkında Kur’an-ı Kerim’de dört yerde işaret vardır. Yunus Suresi, Enbiya Suresi  Saffat ve Kalem surelerinde kıssa hakkında de­taylı olmayan ve fakat kıssanın amacını en beliğ biçimde ifade eden ayetler yer alır.
Şurası muhakkak ki Yunus kıssası hakkında Kur’an’ın iniş dönemi esnasında yaşayan müşrikler, atalarından gelen lafzi olan bir tevatür ola­rak ve de Ehl-i Kitab sahiple­rinden edindikleri bir takım tahrif edilmiş , kıssanın indiriliş ama­cından uzaklaşmış tarihi ve biyografik bilgi konumunda olan bilgilere sahiptiler.
Bu hususta Kitab-ı Mukad­deste Yonah – Yunus – adlı bir kitabın bulunduğu ve orada anlatı­lanların ; Kur’an’da anlatılan Yunus kıssası ile ortak niteliklere sahip olduğu görülmektedir .
Ancak gerek Kitab-ı Mukaddes’te yer alan metinler ve gerekse müşriklerin Yunus @ hakkında edindikleri tevatürler , insanları hidayete sevk edecek bir amil olmaktan öte , tarihsel , coğrafik ve biyografik hikâye  niteliğine bürünmüş bir efsane niteliğine  sahipti .
Bu yüzden Cenab-ı Hakk , Yunus kıssasını , vermek istediği mesaj ve mesajlara tahvil edecek özellikte tekrar inşa ! ederek , tüm insanların konumlarına göre bu kıssadan ders alıp ,Allah’ın birliğini tasdik etmelerini sağlayacak biçimde Kur’an’ı Kerim’de muhataplara sunmuştur  .
 
Yunus peygambere baskı ve iftiralar  :
 
“ Doğrusu Yunus da Resul­lerindendir . ”  ( Saffat, 139 )
Putperest bir toplum içinde yaşayan Yunus (@ Allah tara­fından elçi olarak seçilir . Al­lah’tan aldığı vahyi insanlara iletmesi , onları İslam’a davet etmesi için görevlendirilir.
Allah Kur’an’da elçilikle gö­revlendirdiği peygamberler arasında Yunus’u @ da sıralar .
“ Nuh ‘a, ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimizi , İbrahim‘e , Ismail‘e , Ishak‘a ve Yakub‘a , torunlarına , Isa’ya , Eyyub‘a , Yunus‘a , Harun‘a ve Süleyman‘a vahvettiğimiz gibi , şüphesiz sana da vahvettik’’  ( Nisa, 163 )
Yunus peygember bugünkü suriye ve ırak sınırları içersinde yer alan topraklarda hüküm süren Asur kırallığının en büyük şehirlerinden olan Ninova’da elçilikle görevlendirilmiş bir resul’dü . Ninova Kur’an’da ” yüz bin veya daha çok ” 37 / 147 kişinin yaşadığı Asurluların başşehir olarak kullandıkları bir yerleşim merkeziydi .
Tevrat’ta ise Ninova şehrinin evsafı hakkında şu bilgiler verilmektedir . ”  Nineve çok büyük bir şehirdi genişliği üç günlük yoldu .  ”  Yunus kitabı bab 2 ; 3 ” O şehir ki orada sağını ve solunu seçemeyen yüzyirmi binden ziyade insan , bir çok da hayvan var . “Yunus kitabı bab4 ; 11
Yunus@ risaletle görev­lendirildikten sonra büyük bir çaba ile kavmine ;
putlara tapmamalarını , eşi ve benzeri bulunmayan , doğmamış ve do­ğurmamış bütün kainatın yaratıcısı olan Allah’a tapmaları­nı , ona kulluk etmelerini ilan etmeye başladı .
      Taptıkları putların onlara bir faydasının olamayacağını , kendilerine fayda ve zarar vermekten aciz durumda olan bu putları terk etmelerini , her fırsatta insanlara bildirdi .
      Yunus’un @ tüm uyarılarına rağmen kavminin inkarcıları onun aleyhine bir tutum içinde olmaya devam ettiler .
      Ninova’lılar Yunus’un sürekli uyarılarına rağmen ; Onun verdiği mesajları kale almıyarak , Yunus’u @ yalancı , büyücü , insanları yönetme heveslisi biri olduğunu öne sürdüler .
     Yunus’tan @ mucize talebinde bulu­narak ; yanında melekler ol­masını istediler . Daha neler ne­ler… Maksatları peygamberi zor durumda bırakmak , onu toplu­mun gözünden iyice düşürmek­tir .
Her seferinde Yunus’a @ elle ve dille saldırıda bulundu­lar . Onun direncini yıkmaya ve söylediklerinden vazgeçirmeye çalıştılar . Bu baskılar her ge­çen gün daha da artarak sürdü .
Kavmi sanki taş kesilmişti , Yu­nus’un uyarıları hiç işitilmemiş gibiydi .
Yunus @ insanların ilahi mesaja olan duyarsızlığına ve gördüğü haksız tepkilere öfkelenmiş , bunalmaya başlamıştı . Kendi kendini yemekteydi .
Aslında onun bu hali peygamberlerin müşfik vasıflarından biridir . Onun derdi , kendi kendini yemesi , kavminin Allah’ itibar etmeyerek , şirkte ısrar etmesi , bu durumun onları helake sürüklediğini gördüğü içindir .
Kur’an’da peygamber’lerin müşfik vasıflarını şöyle beyan eder .  
     ” Onların söylediklerinin hakikaten seni üzmekte olduğunu biliyoruz . Aslında onlar seni yalanlamıyorlar , fakat o zalimler açıkça Allah’ın âyetlerini inkâr ediyorlar . ”    Enam / 33
     ” Sabret ! Senin sabrın da ancak Allah’ın yardımı iledir . Onlardan dolayı kederlenme ; kurmakta oldukları tuzaktan kaygı duyma ! ”     Nahl / 127
     ” Onların söyledikleri şeyler yüzünden senin canının sıkıldığını andolsun biliyoruz .”  Hicr / 97
Yoksa kavminin iman et­memiş olması onun açısından , Allah nezdinde görevini yapmadığı , dolayısı ile bu görevi yapamadığı için kendi kendini yediği anlamına gelmiyordu .
Çünkü Al­lah şu umumi kaideyi zaten ona bildirmişti.
” Onları doğru yola iletmek sana ait değildir . Lâkin Allah dilediğini doğru yola iletir ” (Bakara / 272 )
    “Rabb’in dileseydi, yeryü­zündekilerin hepsi mutlaka iman ederdi . 0 halde sen mi insanları , inanmaları için zor­layacaksın ? Allah’ın izni ol­madan kimse iman edemez . ”  ( Yunus, 99-100 )
Yunus (a) yine de kavminin inkarcı tutumuna çok üzülü­yordu. İşte ne oldu ise oldu , bu sıkıntı ve çaresizlik içindeki durum esnasında Allah’tan bir emir olmaksızın kavmini terk ederek yola koyuldu .
Allah , Yunus’un bu davra­nışını Kur’an’da söyle beyan eder :
“ Zünnun hakkında söyledi­ğimizi an . 0 öfkelenerek giderken , kendisini sıkıntıya sokma­yacağımızı sanmıştı .  ”  ( Enbiya, 87 )
Yunus’un bu ani eylemine iki sebep gösterilmektedir .
1 – Öfke
2 – kendisinin , Allah tarafından sıkıntıya sokulmayacağı zannı ..
yani Yunus peygamber sakin bir zamanda , nitelikli düşünebileceği bir anda değil ; nefsine yenildiği düzgün düşünemediği bir anda ; bir öfke zamanında bu eyleme kalkışmıştır .
Bunu şöyle değerlendirmek gerekmektedir . Yunus’un @ kavmini terk kararı fevri ve insanın doğru karar alamayacağı bir psikolojik travma halinde alınmıştır . Yani eylem önceden tasarlanan bir hareket değildir .
Bu Allah’ın yunusu daha sonra affetmesinin en önemli etkenlerinden biri olabilir .
Bu ayet ile aynı zamanda öfkeyle yapılan hareketlerin tüm insanlar için sıkıntı oluşturabileceği  , dolayısı ile öfke ile hareket etmemek gerektiği mesajı ihsas edilmektedir .
Hukuki açıdan olayı değerlendirecek olursak ; normal olmayan ortamlarda verilen kararlar , normal ortamlara göre değerlendirilemez .
Çünkü sağlıklı karar verme imkanı ortadan kalkmıştır .
Bu normal olmayan davranışın nedenini bilmek karar vermek açısından önemlidir .
Tasarlayarak adam öldürme ile kazaen veya savunma amacıyla yapılan veya hakarete v.b tahriklere binaen yapılan eylem aynı değerlendirilemez .
     Her ikisini meydana getiren durumların incelenerek karar verilmesi gerekir , dolayısı ile adalet bunu gerektirir .
Ki Allah’ın Yunus’u @ affetmesindeki etkenlerden birinin öfkelenerek kavmini terk etmesi olduğu aşikardır .
Yunus’un @ kavmini terk olayında , öfkenin yanında sıralanan terk nedeni ; Allah’ın onu sıkıntıya sokmayacağı ; yani elinden gelen her şeyi yaptığı için , Allah’ın , Yunus’un bu hareketini anlayacağı ve kendisine hak vereceği inancıdır .
Yunus @ ve muhatap insanlar açısından haklı bir sebep gibi görünüyorsa da , aslında bu düşünce incelendiğinde çok yanlış bir hareket olduğu anlaşılmaktadır .
Sebep sonuç ilişkisine baktığımızda bu rahatlıkla görünmektedir . Sonuçta ne olmuştur ; terk edilen Yunus’un @ kavmi iman etmiştir . O halde bu sonucu bilemeyen , gaybı bilemeyen Yunus ; yaptığı terk hareketi ile ne yapmıştır ? Allah’ın takdir yetkisini idrak edememiştir . Yani sınırını aşmıştır .
 
Kavmini terk etmesi  :
 
Allah diğer peygamberlerin kıssalarında anlattığı gibi ; resul ve ona inananlara kavimlerini terk etmeleri emrini verdiğinde artık o toplumda kimsenin iman etmeyeceğini takdir etmiştir . Ondan dolayı çıkış izni vermiş ve resullerde bu emri uygulamışlardır .
Oysa Yunus @ kıssasında kavmin gaybi durumunu takdir edemeyen  ve kendisine terk etme ile ilgili bir emir verilmeyen Yunus peygamber ; Allah’ın yetkisinde olan bu kararları veya durumları kendisi değerlendirerek karar almaktadır , dolayısı ile yetki sınırlarını aşmıştır .
Enbiya Sure’sindeki bu ayeti kerime’de Yunus’un @ kavmini terk etmesine sebep olarak öfkelenmesi gösterilir .
Burada tesbitini yapmamız gereken bir durum vardır . Resulün öfkesi Allah’ a değil , toplumuna karşıdır .
     Ayete göre kavmine kızan Yunus @ ” Kendisini sıkıntıya  sokmayacağımızı sanmıştı “ ifadesi ile belirtilen ; Allah’tan bir emir olmadığı halde kavmini terk etmiştir .
Oysa Kur’an’da, Resullerin kendi toplumlarından ayrılma­larının hep Allah’ın izniyle ol­duğunu görürüz .
Biz Musa‘ya : “ Kullarımı geceleyin yola çıkar . Şüphesiz takip edileceksiniz . ” diye vah­yettik . ”   ( Şuara, 52 )
“ Senin kavminden inanmış olanlar dışında ( bundan son­ra ) kimse iman etmeyecek . On­ların yapageldiklerine üzülme . Nezaretimiz altında ve sana bildirdiğimiz gibi gemiyi yap… ”   ( Hud, 36-37)
“ Rabbim ! Beni ve ailemi bunların yapageldiği kötülükten kurtar . ” dedi . Bunun üzerine geride bulunan yaşlı bir ka­dın dışında , onu ve ailesini , hepsini kurtardık . ” ( Şuara, 169-171 )
Dolayısıyla Yunus peygam­berin , kavminin akıbeti hak­kında Allah’ın emrini bekleme­den , yanlış bir kararla Allah’ın kendisini sıkıntıya sokmayaca­ğını da zannederek toplumunu terk etmesi “ Sünnetullah ”a yani Allah’ın kanununa ters düşmüştür .
 
Yunus’un @ tövbe ve tesbihi :
 
Yunus’un @ kavmini terk etmesinden sonraki olaylar şöyle gelişir :
“ Dolu bir gemiye kaçmıştı . “
” Gemide olanlarla karşılıklı kur’a çekmişti ve yenilenlerden olmuştu . Bu sebeple denize atılmıştı . “
” Kendini kınarken onu bir balık yutmuştu . “
” Eğer Allah’ı tesbih edenlerden olmasaydı , tekrar diriltilecek güne kadar balığın karnında kalacaktı .  “
” Halsiz bir halde iken kendisini sahile çıkardık “
” Onun için geniş yapraklı bir bitki bitirdik . “
” Onu yüz bin veya daha çok kişiye resul olarak gönderdik . ”  (Saffat, 140-147)
Yaptığı yanlış içtihat’ın neticesinde Allah , Yunus’u  sıkıntıya uğratır .
     Resul’lükle görevli Ninova şehrinden ayrılan Yunus @ , Akdeniz kıyısındaki Yaf limanına gelerek Tarsus şehrine giden bir gemiye biner
Tevrat’ın yonah ( Yunus ) kitabında Yunus’un @ başına gelenler şöyle anlatılır .
    ” Yunus Rabbin önünden tarşişe ( tarsusu ) kaçmaya kalktı ; Yafaya indi ve tarşişe giden bir gemi buldu . ….gemiye bindi . ”    Yunus kitabı bab1; 3
    Gemideki seyahat esnasında bir müddet sonra fırtına patlar ve gemi batma aşamasına gelir . Üzerlerindeki bir lanetten dolayı bu duruma düştüklerine inanan putperest gemiciler ve yolcuların ; aralarından birini tanrılarına kurban olarak denize atmak için kura çekme kararları doğrultusunda , kura Yunus’a @ çıkar ve Yunus @ fırtınanın dinmesi ve geminin ve yolcuların kurtulması için denize atılır .
    ” Ve Rab denizin üzerine büyük bir yel gönderdi , denizde büyük bir fırtına oldu , gemi kırılacak gibi idi . Gemiciler korktular , her biri kendi İlah’ına feryat etti .”
 ” Ve kura çektiler , kura da Yunusa düştü . “
 ” Ve ona dediler deniz bize yatışsın diye sana ne deldim …..Yunusu kaldırıp denize attılar.”
Yunus kitabı bab1; 4-16
    Denize atılan Yunus’u Allah’ın bir mucizesi olarak bir balık yutar .
    Balığın Yunus’u yutması ve karnında kaldığı süreler hakkında Kur’an’da açıklama verilmez . Kur’an’ın bu noktada üstünde durduğu Yunus’un Allah’a karşı tutumu ; tövbe ve tesbihi ; yani özelde bu olsa da , genelde tüm Kur’an muhatapları için kıyamete değin sürecek olan bir mesaj verilmektedir .
    Balı nev’i , karnında kaldığı süre v.s önemli değildir . Çünkü bu bir mucizedir , sorgulanamaz .
    Önemli olan o andan alınacak mesajdır . Ve bu mesaj Yunus kısasının özüdür .
    Çünkü Yunus @ düştüğü bu durumda mazeretlere , balki haklı sebeplere sığınmamaktadır . Allah karşısında uğradığı bu olayın faili Allah’ı görmekte ; Allah’ın adaleti karşısında , hatasını ikrar etmekte “Gerçekten ben zalimlerden oldum !” ; derhal yapması gerekeni yapmaktadır .  ” Senden başka hiçbir tanrı yoktur . Seni tenzih ederim . ” diye niyaz etti . yani Allah’ı tesbih etmektedir .     Allah’tan torpil ! beklememekte ; resullüğünü ve toplumuna karşı yaptığı görevlerini öne sürerek mazeret üretmemektedir . İşte bize mesajlar !
    İnsanlar yaşamları müddetince çeşitli defalar , Allah’ın verdiği  musibet ve uyarıları karşısında Yunus’unki gibi davranış moduna girmelidirler .
    Ben senin halis kulunum , namazımı , ibadetimi yaparım , bula bula bu musibet beni mi buldu v.b gibi aykırı düşünceler ; Allah’a itaatkar kullar için , Allah’ın huzurunda Yunus’ça bir davranış olmayacaktır .
    Başına gelen bu musibetlerin kendi davranışı sebebiyle olduğunu idrak eden Yunus @ , Allah’a kulluğunun bir ifadesi olan tövbe kapısına başvurur .
     “ O , dertli dertli Rabbine niyaz etmişti .”  ( Kalem, 48 )
    “Nihayet karanlıklar içinde : ” Senden başka hiçbir tanrı yoktur. Seni tenzih ederim . Gerçekten ben zalimlerden oldum ! ” diye niyaz etti . “ (Enbiya, 87 )
     Ummadığı halde Allah ta­rafından sıkıntıya uğratılan Yunus , Allah’a kulluğun gereği olarak umutsuzluğa düşmez . Tövbe etmenin / hatadan geri dönüşün bir ibadet olduğunu en iyi bilen o şanlı Resul’ün yaptığı tövbe sayesinde , Allah tarafından af­fedilir .
    Allah’ın gerek inkarcı gerek Müslüman kulları için kurtuluş kapısı olarak ihdas ettiği bu tövbe kapısında ; Yunus’un @ hem hatasını ikrar ve geri dönüş Gerçekten ben zalimlerden oldum ! ”  ve hem de Allah’ın gereğince takdir etme ” Tesbih ” “La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü mine’z-zalimin : Senden başka ilah yoktur, şüphesiz ben zalimlerden oldum.vardır .
    Yunus’un Allah’ı tesbihi daha sonraki tasavvufi tefsirlerde olduğu gibi , sayısal olarak zikir yapması değil ; Allha’a karşı yapmış olduğu hatalı davranışta eksilttiği vasfını aşikar etmek eylemidir . ” Senden başka ilah yoktur . ” Bu eylemin önemi şu ayetle daha belirginleştirilmektedir .
” Eğer Allah’ı tesbih edenlerden olmasaydı , tekrar diriltilecek güne kadarbalığın karnında kalacaktı .” ( Saffat, 143 )
     Sonunda Allah onu tövbesini kabul eder . Bunun üzerine onun duasını kabul ettik ve onu kederden kurtardık İşte biz müminleri böyle kurtarırız . ”
Onu yeni­den kavmine  tekrar elçilikle görev­lendirir ve böylece Yunus @ kavminin yolunu tutar .
    ” Onu , yüz bin veya daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik . ” (Saffat,147)
“ Sonunda ona inandılar , bunun üzerine biz de onları bir süreye kadar geçindirdik . ”   ( Saffat, 148 )
Yunus’un @ resullükle tek­rar vazifelendirilip kavmine yollanması ile beraber, kavmi­nin bu sefer ona iman ettiğini görüyoruz . Bu olay da gösteri­yor ki insanların hidayetinin tek müsebbibi Allah’tır . Hida­yet yalnızca onun elindedir .
 
Yunus kıssası ile Hz. Muhammed ve sahabesine uyarılar:
 
Kur’an-ı Kerim’de Resullerin kıssalarında görülen ortak noktalardan biri de , vahyin iniş dönem esnasında müşriklerin Müslümanlara uyguladıkları baskılardır .
Resullerin elçilik görevlerini toplumlarına açıklamasıyla beraber , müşrikler tarafından yoğun bir baskı ve eziyet kam­panyası başlatılır Hedef , Resul ve ona uyanların dirençlerini yıkmak ve aynı zamanda Müslümanları kitleye aciz göstermektir .
Resuller yalancılıkla itham edilir. Üstünlük heveslisi olarak nitelendirilir.  Mecnun olarak vasıflandırılır . Sihirbaz , Kahin ve Şair olduğu iddia edilir .
      İftiranın her türlüsü yapılır . Resullere ve ona uyan Müslümanlara çeşit çeşit tuzaklar kurulur .
    Bütün bu eziyet ve baskılara rağmen Resul ve ve diğer Müslümanların yapacakları tek hareket ; ” Okuma ” ( tebliğ ) eyleminde ” Sabır ” etmek , gidişatın seyrini Allah’ın istediği istikamette devam ettirmektir .
    Kur’an’ın iniş döneminde de Resulullah’ın elçiliğini ilan etmesiyle beraber geçmişte diğer resullere yapılanlar ” Sünnetullah ” gereği tekrar edilmeye başlandı . Müşriklerin Rasul ve Kur’an’a yaptıkları iftira ve saldırıları, Allah, Kur’an’da şöyle beyan ediyor.
“ ( Ey Muhammed ) öğüt ver ; Rabb’inin nimetiyle sen, ne kahinsin, ne de mecnunsun.” ( Tur, 29 )
“ Arkadaşınız sapıtmadı ve azmadı.”  ( Necm, 2 )
( Dediler ki ) Bu Kur’an Öğ­retilegelen bir sihirdir . Bu Kur’an sadece bir insan sözüdür.”   ( Müddessir, 24-25 )
“ Biz ona şiir öğretmedik . ”   ( Yasin, 69 )
Rasulullah’a yapılan bütün iftira ve eziyetlere karşın Al­lah , resulüne şöyle emreder :
“ Bizi anmaktan yüz çevi­renlere ve dünya hayatından başka bir şey istemeyenlere aldırma !   ” ( Necm, 29 )
 ” …Yanlarından güzelce ayrıl . ”  ( Müzzemmil, 10 )
Rasulullah’a yapılan çirkin iftira ve taarruzlara karşı on­dan müşriklerin yaptıkları bu tazyiklere aldırış etmemesi , onların yaptıklarının karşılığını Alİah’a havale etmesi istenir .
Allah , müşriklerin bu tavır­larına çok üzülen , adeta kendi kendini yiyen Hz. Peygamber ve beraberindeki Müslümanlara ” sabr ” etmelerini , tebliğ ey­leminde gevşememelerini , akıbetlerini kendine bırakmalarını ister.
    ” Yalanlayanları bana bırak ”   ( Kalem, 44 )
” Yalanlayanları bana bırak . Onlara az bir süre tanı ” (Müzzemmil, 11 )
Sen Rabb’ının hükmüne sabret . Balık sahibi gibi Olma ..” ( Kalem 48 )
Kalem suresı kırk sekizinci ayet-i Kerime’de geçen Balık sahibi gibi
olma .. “hitabı ile Resulullah ve diğer Müslümanlara ; geçmişte müşriklerin baskı ve eziyetlerine dayanamayarak toplumunu terk eden Yunus @ peygamber kıssası anlatılır .
Allah müşriklerin baskıları­na karşı , dayanma güçlerinin sınırını zorlayan Resulullah ve ashabının ; geçmişte müşrik toplumunun baskılarına sab­retmeyerek elçilik görevini bı­rakıp , toplumunu Allah’ın izni olmaksızın terk ederek hata eden Yunus’un (a) kıssasından öğüt ve ibret almalarını ve Yu­nus’un bu hatalı davranışına meyletmemelerini , Allah’ın Mekke müşrikleri hakkındaki hükmüne kadar sabretmelerini ister.
 
Kur’an ve Tevrat’ın Yunus kıssalarındaki farklılıklar  :
 
Kur’an’ı Kerim’de Yunus’un @ ailesi hakkında bilgi verilmezken tevrat’ta Yunus’un babası Amittay olarak verilmiştir .
Kur’an Yunus’un @ gemiye bindiği yer , gemi ve gemiden atılıncaya kadar geçen safhaları anlatmazken Tevratta geniş açıklamalar yapılmıştır .
” Fakat Yunus Rabb’inin önünden Tarşiş’e kaçmağa kalktı ; ve Yaf’ya indi , ve Tarşiş’e giden bir gemi buldu….”   yunus kitabı bab 1 ; 3
Kur’an’da Yunus’un balığın içinde durduğu süre belirtilmez ; Tevrat’ta ise ;
” Ve Yunusu yutmak için rab büyük bir balık hazırladı ; ve Yunus üç gün üç gece balığın karnında kaldı . ”       Yunus kitabı bab 1 ; 15-17
Kur’an’da Yunus’un resullükle görevlendirildiği şehir ismi verilmezken ;  Tevrat’ta , Nineve – ( Ninova ) olarak belirtilmiş veNinova’nın nüfusu Kur’an’da ”  yüz bin veya daha çok kişiye ” diye beyan edilirken ;  Tevrat’ta yüzyirmi bin olarak verilmektedir .
” Nineve çok büyük bir şehirdi genişliği üç günlük yoldu . “Yunus kitabı bab 2 ; 3
” O şehir ki orada sağını ve solunu seçemeyen yüz yirmi binden ziyade insan , bir çok da hayvan var . “Yunus kitabı bab 4 ; 11
Kur’an’da Yunus’un karaya çıktıktan sonra belirttiği ” Onun için geniş yapraklı bir bitki bitirdik . “  ” Yaktin ” türü geniş yapraklı bir bitki ile ilgili olarak , Müfessirlerin uzun uzadıya  yorumları olmuştur . biz bunların üstünde durmayacağız .
    Müfessirler , Allah’ın bu bitkiyi Yunus@ karaya çıkınca bitkin haldeki vücudunu dış etkilerden korumak amacıyla bitirdiğini savunmuşlardır . Tevrat’ta ise asma kabağı ve bununla ilgili çardakta geçen bir hikaye anlatılmaktadır ki ; Yunus’un karaya çıktığında kendisini muhafaza edebilecek bir bitki ile alakası yoktur . Kanımızca asıl Tevrat metnine yapılan tahrifattan sonra oluşturulmuş bir numune olarak algılanabilecek örnektir .
 
    Yunus’un @  toplumuna geri dönüşü    :
 
    Müfessirlerden bir kısmı Yunus’un @ tekrar resullükle görevlendirildiği toplumun , Ninova halkı olmadığı , başka bir toplum olduğu görüşünde iseler de ; gerek Tevrat ifadeleri ve gerekse Kur’an’daki resullerin bulundukları , içinde yaşadıkları toplum ve onların dillerini kullanarak vahyin sunulması vetiresi gereği ; Yunus’un @ tekrar Ninova halkına yani eski kavmine resullükle vazifelendirildiği aşikardır .
    Kur’an’da peygamberlerin resullükle görevlendirilme esasları şöyle beyan edilir .
     ” Onlar arasından kendilerine : ” Allah’a kulluk edin . Sizin O’ndan başka bir tanrınız yoktur . Hâla Allah’tan korkmaz mısınız ? ” ( mesajını ileten ) bir peygamber gönderdik . ”    Muminun /32
    Biz Nuh’u kavmine elçi gönderdik . “ Hud / 25
    ” Âd kavmine de kardeşleri Hûd’u ( gönderdik ) . ”    Hud / 51
    ” Semûd kavmine de kardeşleri Sâlih’i ( gönderdik ) .”   Hud / 61
    ” ( Allah’ın emirlerini ) Onlara iyice açıklasın diye her peygamberi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik . ”    İbrahim / 4
    Yunus’un @ toplumuna tekrar elçilikle vazifelendirilmesi Tevrat’ta şöyle yer almaktadır .
    ” Ve ikinci defa olarak Yunusa Rabbin şu sözü geldi : Kalk , Nineveye , o büyük şehre git ve sana söyleyeceğim sözleri ona çağır . ”    Yunus kitabı bab 3; 1-2
    Yunus peygamber’in tekrar toplumuna dönüşünden itibaren , onların Yunus’a @ inandıkları ve böylece İlahi azaptan kurtuldukları görülmektedir .
    ” Yunus’un kavmi müstesna , ( halkını yok ettiğimiz ülkelerden ) herhangi bir ülke halkı , keşke ( kendilerine azap gelmeden ) iman etse de bu imanları kendilerine fayda verseydi ! Yunus’un kavmi iman edince , kendilerinden dünya hayatındaki rüsvaylık azabını kaldırdık ve onları bir süre( dünya nimetlerinden ) faydalandırdık .   ”   Yunus / 98
    Bu ayeti kerime aynı zamanda hidayet edicinin yalnızca Allah olduğunu , kimin veya kimlerin küfür veya iman’da kalacağı bilgisinin Allah katında , insanlara gaybi olan bir bilgi olduğunu ve bilahare mübelliğlerin yani Müslümanların bu konularda kararları Allah’a bırakmaları mesajının değişik bir versiyon olarak ; kıssa şeklinde dolaylı anlatımıdır .
    Yunus tekrar kavmine uyarıcı olarak yollanmıştır . Toplumun inanmadıkları takdirde azaba uğrayacakları hatırlatılarak Allah’a itaat etmeleri istenmiştir . Neticede Ninova veya Yunus @ kavmi iman etmişler ve Allah’ın azabından kurtulmuşlardır .
    Tevrat’ta ” Daha kırk gün var ve Nineve yıkılacak . ” diye Ninova halkını tehdit eden Yunus’un @ bu tehditlerinden korkan , kral ve tebaasının iman ettikleri anlatılmaktadır .       
    İşte bu aşamada ve daha sonrasında Yunus peygamber ile Allah arasındaki konuşmalar ; Tevrat’ın tahrif edilmiş boyutunu yine gözler önüne serer ki ; Kur’an’da’ki Resul ve Allah inancı ile Tevrat’ın muharref Resul ve Allah  inancı anlatımları çelişir  ve Allah’ın neden Kur’an’da Yunus kıssasını inzal ettiğinin sebebini izhar etmiş olur .
  Yunus’un @  tekrar dönüşünde iman eden eden Ninova halkının bu davranışından üzüntü duyduğunu , bu yüzden ölmek istediği anlatılarak , Allah ile Yunus arasındaki Allah’ın , Ninova’yı affetmesi ile ilgili , Yunus’u ikna çabalarına dair asma kabağı hikayesi anlatılır .
    ” Biliyordum ki sen lutfeden ve çok acıyan , geç öfkelenen , ve inayeti çok olup kötülükten nadim olan Allah’sın’’
    ” Ya Rab , niyaz ederim , canımı benden al ; çünkü benim için ölmek yaşamaktan iyidir .”
” Ve Yunus şehirden çıktı , ve orada kendisine bir çardak yaptı , ve onun altında gölgede oturdu . , ta ki , şehre ne olacağını görsün . ”   Yunus kitabı bab 4 ;  2-5
Tevrat’taki bu anlatımların onun nasıl tahrif edilerek tevhidî boyuttan şirkî boyuta çekildiğinin açık göstergeleridir .
Kur’an’daki peygamber vasıfları ile muharref Tevrat’taki peygamber vasıfları arasındaki tevhidî farkı ortaya koymakta yarar görüyoruz .
Tevrat’ın yunus peygamberi ; Ninova halkına azabı haber verip , şehri gören bir çardakta – tarihte roma’yı ateşe verip zevk için seyreden Neron gibi – seyre çıkar . ” kendisine bir çardak yaptı , ve onun altında gölgede oturdu . , ta ki , şehre ne olacağını görsün . “
Hatta kavminin daha sonraki gelişinde iman etmesinden dolayı ” Ya Rab , niyaz ederim , canımı benden al ; çünkü benim için ölmek yaşamaktan iyidir .” ölmek ister .
Oysa Kur’an peygamberleri toplumları için neler yapar , neler hissederler , ayetlerden görelim .
” İbrahim’den korku gidip kendisine müjde gelince , Lût kavmi hakkında (adeta ) bizimle mücadeleye başladı . “
    “İbrahim cidden yumuşak huylu , bağrı yanık kendisini Allah’a vermiş biri idi . ”
“( Melekler dediler ki ) : Ey İbrahim ! Bundan vazgeç . Çünkü Rabbinin (azap) emri gelmiştir . Ve onlara, geri çevrilmez bir azap mutlaka gelecektir !
”  Elçilerimiz Lût’a gelince , (Lût) onların yüzünden üzüldü ve onlardan dolayı içi daraldı da ” Bu , çetin bir gündür ” dedi . ( Hud / 74-77 )
 
  Sonuç :
 
       Kur’an’da beyan edilen Yu­nus (a) kıssasından çıkaracağı­mız derslere gelince:
·  Kur’an’ı imam kabul etmiş olanların , karşılarındaki inkar­cıların hal ve tavırları ne olur­sa olsun tebliğ mücadelesini bı­rakmayarak, toplumlarından kendilerini soyutlamamaları gerekir.
·  Müslümanlar , inkarcıların Kur’an karsısındaki katı tavır­larının bir gün Allah’ınhidayeti ile değişebileceğini unutmamalıdırlar .
·  Bu yüzden Allah , Hz. Muhammed @ ve ashabına ( r.a ) ve kıyametekadarki tüm Kur’an muhataplarına ; ” Yanlarından güzelce ayrıl ” ” Yalanlayanları bana bırak ; onlara  az bir süre tanı ”  diye emrederek onlardan sabretmelerini , İnkarcılar hemen iman etmiyorlar diye acele etmemelerini , onlara süre tanı­malarını istemiştir .
·  Allah’ın kesin olarak iman etmeyeceklerini bildirmesi ha­linde toplumdan veya şahıslardan ilişik kesilebilir ki , bu da günümüz toplumunda vahyin tekrar gelmesinin mümkün olamayacağına göre ” Okuma ” ( tebliğ ) eylemi kıyamete kadar kesintisiz sürecektir .
·  Toplumun inkarcı tavırları­na kızarak tebliğ vazifesinden yüz çevirip , dünya nimetlerine dalan yahut ıssız beldelere kaçma fikrinde olanlara Yunus  kıssası en güzel örnek , ibret ve ders olacaktır .
·   Zaman bozuldu bu insanla­ra din-min anlatılmaz diyerek toplumlarını terk edip inzivaya çekilen veya çekilmek isteyen­lere en güzel örnek Yunus  kıs­sasıdır.
·   Toplumlarının iman etme­lerinden ümit kesenlere; Yunus’un  hatasını anlayıp tövbe et­mesinden sonra tekrar resul­lükle toplumuna gönderilmesi neticesi kavminin iman etme olayı , hidayetin Allah’ın elinde olduğunun en güzel öğüt ve ib­ret numunesidir.
·   Sonuçta görülen odur ki ha­yatımızın her safhası Allah’ın takdiriyle gerçekleşmekte , onun müsaadesiyle gündemimizoluşmaktadır . Kendimizi yetki­mizin sınırlarımızın ötesinde görüp küfür-hidayet olayı hak­kında gaybi yargılara varma­mamız gerekir.
·   İslam tarihindeki bazı hadi­seler de , bu hususta bize ör­neklik teşkil eder . Ömer b. Hattab , Halid b. Velid ve hatta Ebu Süfyan ve bunlar gibi nice İslam düşmanlarının daha son­raları hidayete erdiklerini ve o andan itibaren İslam’ın yılmaz savu­nucuları oldukları göz önüne a­lındığında , tebliğ eyleminde sü­rekliliğin ve sabrın önemini da­ha iyi kavramak mümkün ola­caktır .
·    Tövbe ibadetinin İslam’ın yegane kulluk imkanlarından biri olduğu Yunus’un  tövbesi ve Allah’ın bu tövbeye icabet etmesi ile kıssada ortaya konmuş olur .
·    Yunus’un  hatasını idrak etmesi ile beraber derhal gerçekleştirdiği Allah’a tövbesi , yanılan , hatalı kullar için Allah’ın bahşettiği nimetin sınırını en veciz biçimde bize beyan etmektedir.
Yunus (a.s.) ve Tevhidi Mücadele Sabır

Cengiz DUMAN
Araştırmacı-Yazar

 

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz